Göç araştırmacısı:

AB sığınma anlaşması “nedenlerle değil, çok geç başlıyor”

Çarşamba günü AB iltica sisteminde, diğer hususların yanı sıra, daha kolay sınır dışı edilmeyi öngören bir reform üzerinde anlaşmaya varıldı. Göç araştırmacısı Judith Kohlenberger "ZiB 2" ile yaptığı söyleşide bunun ne "büyük bir atılım" ne de "ileriye dönük" olduğunu söyledi. Anlaşma ancak insanlar sınırlara dayandığında yürürlüğe girecek.

Bu çok geç bir zamandır. Sığınmacılar bir AB sınırına ulaşabilmek için zaten yüksek bir kişisel risk almış durumdalar. Buna mali harcamalar ve fiziksel çaba da ekleniyor. Bir AB sığınma sisteminin her iki taraf için de koruma ve güvenlik sağlaması ve daha fazla mülteci hareketi olacağı için esnek olması gerekir. Ancak Viyana Ekonomi ve İşletme Üniversitesi'nde çalışan Kohlenberger, pek çok siyasetçinin bunu söylemeye cesaret edemeyeceğini belirtiyor.

Devletler mültecileri birbirlerinin üzerine itmek istiyor.

Migrationsforscherin Judith Kohlenberger im „ZiB 2“-Interview

"Baskının adil dağılımı"
Sunucu Armin Wolf ile yaptığı söyleşide, adil bir şekilde dağıtılması gereken "sistemdeki baskıdan" ve "insanları sınırlarda ölüme terk etme politikasından" bahsetti. Ona göre yeni AB iltica anlaşması bu sorulara herhangi bir yanıt vermiyor. Muhtemelen Haziran ayındaki seçimlerden önce hızlı bir şekilde bir anlaşmaya varılması gerekiyordu.

Ancak araştırmacı, her AB ülkesinin kendi iltica sistemine sahip olması gerektiğine inanmıyor. Avusturya'da her bir federal eyaletteki farklı düzenlemeler nedeniyle zaten "yamalı bir yorgan" var. Kohlenberger ayrıca iltica konusunda halihazırda pek çok kural olduğunu, ancak bunların örneğin Macaristan'da olduğu gibi genellikle uygulanmadığına dikkat çekti. "Ülkeler mültecileri birbirlerinin üzerine itmek istiyor."

Düzenli form da uzlaşma sağlayabilir mi?
Araştırmacı, örneğin savaştan kaçan insanlar ile işçi göçmenler arasında ayrım yapıyor. Şu anda iltica sisteminde buraya ait olmayan çok sayıda insan var, ancak işçi göçmenler de aileleriyle birlikte geliyor. Kohlenberger'e göre bu kişiler için düzenli bir göç şekli olmalı ve bu da üzerinde anlaşmaya varılabilecek bir şey. Bu şekilde, örneğin büyük demografik krizler ciddiye alınabilir.